“TİMURLENK VE BİR GÜNÜ”

  • 26/04/2024
  • 144 Görüntülenme
“TİMURLENK VE BİR GÜNÜ”
Cihan DağdevirenCihan Dağdeviren

Aksak Timur her sabah âdeti üzere komutanı İsenbuğa ile satranç oynamış ve onu yine mat etmişti. Savaş meydanlarında asla yenilmeyen bu komutan nasıl oluyordu da her sabah Timur’a mat oluyordu?

Acı acı gülümseyen Timurlenk otağından dışarı çıktı, güneşe doğru dönüp sabah duasını ettikten sonra çalıların dibine su döktü. Otağına geri döndüğünde halayıkları kahvaltısını hazırlamıştı bile. Her sabah mutlaka taze keçi sütü içen Emir Timur, yanında bir but hindi eti yerdi ve eti yemeden önce de genç bir delikanlı iken Hindistan’da öğrendiği üzere mutlaka eti sumağa batırırdı. Bolca yediği sumak onu dinç tutuyordu inancınca. Emir; sızlayan bacağını ovarken bir yandan da genç hizmetkârı Yusuf’u çağırdı, ondan ordunun durumu ile ilgili günlük bilgiler aldı ve ilk ağızdan yayılan dedikoduları dinledi. Yusuf 25-30’lu yaşlarda, kara yağız, boyca tıknaz bir Afgan genciydi. Gerçek ismini Timur bile bilmezdi. 6-7 yaşlarında köle pazarından satın alınan bir gulam (1) idi. Bu kölemen (2) o kadar mahir ve çevik bir delikanlı idi ki at üstünde uyur, at üstünde yemek yer, atı yorulunca başka bir atı ıslık çalarak yakınına getirip onun üzerine atlar, hiç bir şey olmamış gibi seyrüseferine devam ederdi. Bazen atı onu elma bahçelerine sürüdüğünde bir sirk cambazı gibi daldan dala atlar, en sonunda koynuna soktuğu bir dolu elma ile hiç birini düşürmeden atına atlayıp binmeye devam ederdi.

Timur; Sivas’ı yakıp yıktıktan sonra Suriye kuzeyine yönelmiş, Kilis önlerinde ordugâh tutmuştu. Amacı Memluk oğlunun niyetini anlamak, gerekirse Mısır’a kadar uzanmaktı. Bu arada Yıldırım da boş durmamış, Tokat’ı yağmalamıştı. Eee Timur’a biat eden Tokat halkı böyle bir sonu hak etmişti. Timur topal, Yıldırım’ın ise bir gözü kördü. Timur satrançta, Yıldırım mangalada rakipsizdi. Tahtında bir ileri bir geri hareket eden Timur, kafasındaki stratejiyi bir türlü oturtamamış olacak ki yerinden hızla doğrulup “ŞAHRUH!!!” (3) diye ünledi. 20’li yaşların başındaki bu genç astronom ne yaparsa yapsın babası Timur’u bir türlü mutlu edemiyordu. Zira savaş ile bilimi ortak paydada buluşturmazdı o gibi. Cephede el yazması eserler okur, havada oklar bir yağmur gibi yağarken o hiçbir şey yokmuş gibi haritalar çıkarmaya devam ederdi. Bıraksalar küçük Otağından ilelebet çıkmazdı. Ama emir büyük yerden, Emir Timur’dan gelmişti.

Timur bir haftadır Memluk ülkesine gönderdiği ajanlardan haber alamadığı için sinirliydi. Şimdiye çoktan güvercin postaları gelmeliydi. Şahruh, emirliğin sözde istihbaratından da sorumluydu. Casusların hala dönmediğini öğrenen Timur, hızlıca otağdan çıktı, oğlu da peşinden… Tepeye çıkan güneşin altında, yanında tir tir titreyen oğlu Şahruh’ a bakıp elini defol manasında salladıktan sonra bir ıslık çalarak yanına gelen atı Karaburun’a topal bacağından beklenmeyen bir çeviklikle atladığında hassa muhafızları atlarına seğirtememişti bile. Tırısa kaldırdığı atı Cezire yönüne süren Timur; bu canını emanet ettiği 20 kadar muhafız ile bazen tebdili kıyafet eyleyip günlerce yol gider, Anadolu içlerindeki Osmanlı şehirlerini bizzat kendisi keşfi diyar ederdi.

Cizre’nin dümdüz ağaçsız coğrafyası, Cudi’nin kel tepesi, onun aklına Hindistan’ın gür ve yemyeşil ormanlarını getirmişti. Sonra filler, o filler üzerinde az mı sefer eylemişti. Sultan Nasıruddin Tuğluk nasıl da kaçmıştı Timur’un ordusundan. Delhi şehrinin yağması tam 40 gün 40 gece sürmüştü, adeta bir düğün edasıyla… Büyük İskender yaşasaydı, parmak ısırırdı kesin.

Timur, birden atının dizginini hızla çekerek durdu. Onu 3 at başı geriden saygıyla takip eden muhafızlar, bu duruşa ayak uydurmamış olacaklar ki Timurlenk’ i geçtikten yaklaşık 10 metre sonra durabildiler. Başka zaman olsa buna çok kızacak olan Emir, oralı bile olmadan “Filler!” diye haykırdı, “Filleri istetin hemen!” Baş muhafız anlayamamış olacak ki yumruğunu göğsüne basıp diz vurduğu yerden kalkmadan, başını da kaldırmadan “Ee-emirim” diye kekeledi. Timur  “Hindistan’a bir elçi gönderin, Torgay’ dan (4) 100 fil istesin, filler 1 ayda Anadolu’ya varacak ve Ankara ovasında çarpışacağız!”

Bu fillerden sadece 50 tane gönderilebildi. Onların da 17’si yolda öldü, kalan 33 tanesi tam 2 ay sonra Ankara savaşına katıldı…

 

Cihan DAĞDEVİREN

                                                                                                              (Tarih Öğretmeni)

(Kişiler gerçek. Hikâye kurgudur)

1 Gulâm: Genç yaştaki bir erkek çocuğu veya hizmetçi olarak çalışan bir erkek

2 Kölemen: Kölelerden meydana gelen asker sınıfı.

3 Mirza Şahruh, Timurlenk ’in oğlu

4 Torgay; Timur’un adamı

Esinti Yayınları
Esinti Yayınları
ADMINISTRATOR
PROFİL
İletişime Geç
Yardıma mı ihtiyacınız var?
Merhaba! Esinti Yayınları 👋
Size nasıl yardımcı olabiliriz?