Seni bilmeden sorar dururdum…
Kendi kalbime.
Cana can katan…
Nedir nadide olan diye?
Bak, yine yanıyorum.
Yine kendi halime…
Fikrimde ezelden var olan,
En tatlı yerime bulaşan,
Ruh ile ten gibi sanki…
Nedir senle bu bağı kuran?
Tan yerinden kopup gelen,
Bir borandı sanki nazarın!
Şimdi gel bir salık ver,
Benim ey nadide canım!
Nazara kötü bakış derler,
Darı dünya hayatında!
Kalbinin ehliyeti olanda!
Suizan bulunmazmış derler,
Ehemmiyet verme; sakın!
Cihanın kanı kemaline.
Artık müsaade buyur sende;
İnsaf et bu biçare cana!
Kuş olup uçup dolansam.
Yorulunca durup konsam;
Gönlünün tutunacak…
Bir tek güzel dalına.
Ancak o vakit bana yoktur…
Bu alemde ne dert ne tasa!
Çünkü huzuru bulurum…
O ıssız durgunluğunda!
Seninle tatlı bir sabaha…
Uyandım sandığımda!
Kalbimin sağ yanımı…
Bir telaşla yokladım!
Yatağımda pervane gibi,
Sanki dönüp durmadım!
Meğer hoş bir rüyaymış,
Dün gece yaşadıklarım.
Ama yok değildi; eminim!
O sendin nadide canım!
Lakin göğsümde duruyor…
Hâlâ nefesin ve sıcaklığın!
Sinemde de tütüyor…
Sessiz, sedasız;
Arzı endamın!