Girizgâh;
Polat ve Naci hayatın sillesini yemiş ve sokaklarda yaşamını sürdüren evsiz insanlardır. Polat karakteri hayata daha olumlu ve yapıcı bakarken, Naci’deyse bu durumun tam tersini görmekteyiz. Yer yer gülüp eğleneceğimiz yer yer şapkamızı önümüze koyup düşüneceğimiz bu iki karakterin sohbetine siz değerli okurlarımı tüm içtenliğimle davet ediyorum.
Pazartesi;
POLAT: Havada çok güzel bugün.
NACİ: Kasım ayının ortasında mı?
POLAT: Evet olamaz mı? Kasım aşk ayıdır bir kere.
NACİ: Şu rezil haline bakmadan bir de aşktan bahsetmez misin? Sen vallahi adamı deli edersin!
POLAT: Benim üstüm başım yırtık pırtık ve pis olabilir ama kalbim altın gibidir. Buna ne diyeceksin.
NACİ: Kim ne yapsın ulan senin kokuşmuş kalbini. Sabahtan beri oturuyoruz burada yüzümüze bakan bir insan bile olmadı!
POLAT: Onlar bizim gibi özgür değil de ondan öyle davranıyorlar. Efendileri bizimle münasebeti yasakladı bilmiyor musun?
NACİ: Efendileri mi? Sen iyice kafayı yedin be adam. Ucuz şarap içmekten iyice ayyaş oldun. Utanmasan şu rezil halinden bile övünç duyacaksın.
POLAT: Peki, peki kızma sen. Olsun bugün iyi para toplarsak belki hamama gideriz ne dersin?
NACİ: Hamama gidip ne yapacaksın önce karnını doyurmaya bak sen!
POLAT: Hımm. En azından obezite derdimiz yok. Bak fiziğim oldukça yerinde.
NACİ: Salak olmadığını bilmesem benimle dalga geçtiğini sanırdım ve kafanı kırardım Polat!
POLAT: Ah Naci ah beni salak sanmakla çok büyük ahmaklık ettiğini bilmezsin sen!
Salı;
POLAT: Sana bir soru Naci?
NACİ: Sor Allah’ın belası sor!
POLAT: Elimde bir tarafı kurtlu bir elma olsa ve paylaşmak zorunda kalsaydık. Hangi tarafını tercih ederdin?
NACİ: Tabi ki kurtlu olmayan tarafını. Ama sen bunu asla kabul etmezdin.
POLAT: Yanılıyorsun Naci yanılıyorsun!
NACİ: Ne demek yanılıyorum! Bakalım yine ne yumurtlayacaksın?
POLAT: Sende bir kurtçuk kadar akıl yok vallahi. Kurtçuğun ısırdığı taraf daha leziz ve daha sağlıklıdır. Belki elmanın diğer tarafında zirai ilaç veya seni zehirleyebilecek başka bir madde vardı. Kurt sayesinde ben elmanın bu tarafının ne olduğunu tecrübe edebilirim ama sen kendi aç gözlülüğün yüzünden gereksiz yere kendini riske atıyorsun.
NACİ: Senden elma filan istemem zaten. Sen düpedüz delinin tekisin!
POLAT: Sana göre deliyim belki ama bunları düşünebilecek kadar da akıllıyım. N’aber?
Çarşamba;
NACİ: Dün gece çok üşüdüm ve itiraf ediyorum ki bir ara üzerinden battaniyeni çalmış olabilirim.
POLAT: Bende çok üşüdüm ama ziyanı yok. Keşke ikimizin de yeni bir battaniyesi olsaydı.
NACİ: Sana neden katlanıyorum biliyor musun Polat!
POLAT: Neden?
NACİ: O iri cüssen sayesinde kimse bana bulaşmak istemiyor da ondan.
POLAT: Hımm. Peki, ben neden senin yanında kalıyorum bunu hiç düşündün mü?
NACİ: Çok merak ettim nedenmiş o?
POLAT: Her ne kadar kötü bir bakış açısına sahip olsan da dürüst bir adamsın ve ben buraya dürüst olmayan insanlar yüzünden düştüğümü biliyorum. Akıllı insan aynı darbeyi ikinci defa yemezmiş.
NACİ: Aklın biraz kıt ama iyi bir adamsın vesselam. O zaman bugün şaraplar benden olsun. Ama kötü alışma! Her gün her gün olmaz…
Perşembe;
POLAT: Geçen Cuma Kurşunlu Caminin orada sağ olsun birisinin lokması dağıtılıyordu.
NACİ: Ulan deli etme adamı. Ölüler için lokma dağıtılır neden ölmüş adama sağ olsun diyorsun!
POLAT: Olsun ölü mölü yine de bak bizleri düşünmüş lokma dağıtmış. Allah razı olsun.
NACİ: Fesuphanallah! Bazen iyice zıvanadan çıkıyorsun ha!
POLAT: Bende altta kalmadım. Karşılık olarak ne yaptım biliyor musun?
NACİ: Ne yaptın Allah aşkına çok merak ettim şimdi.
POLAT: İki tabak lokma vermişlerdi bende sadece bir tabak aldım. Hatta çok ısrar ettiler ama bir türlü kabul etmedim.
NACİ: Neden yaptın bunu bakayım? Şimdi beraber yerdik ne güzel!
POLAT: Olur mu Naci olur mu? Evsiziz diye illaki görgüsüzlük mü yapmak gerekir! Belki başka ihtiyaç sahipleri vardır diye onlar da nasiplensin istedim.
NACİ: Senden daha çok ihtiyaç sahibi mi var!
POLAT: Olmaz mı Naci Beyciğim olmaz mı? Benden sonra kocaman göbekli adamlar geldi de iki üç tabak götürdüler lokmaları… Yazık, yazık! Demek ki ne kadar açlarsa anca doyabildiler.
NACİ: Allah’ım bana sabır ihsan eyle!
Cuma;
NACİ: Keşke 20 liram olsaydı.
POLAT: Bende var vereyim.
NACİ: Keşke 30 liram olsaydı.
POLAT: Bende var iste yine vereyim.
NACİ: Keşke tüm paranı bana versen.
POLAT: Tamam 58 liram var iste hemen sana vereyim.
NACİ: Ulan istiyorum işte neden vermiyorsun!
POLAT: Uzatıyorum ya işte gelip alsana…
NACİ: Bak alırım tüm paranı. Sonra sızlanma başımda.
POLAT: Al ne olacak ki?
NACİ: Yok istemem fikrimi değiştirdim şimdi.
POLAT: Neden ki?
NACİ: Senin derdini anladım ben!
POLAT: Neymiş benim derdim.
NACİ: Beni ayağına çağırmak ve bundan zevk alma niyetindesin.
POLAT: Ah dostum ah öyle yanılıyorsun ki… Benim derdim sana sadece istemesini öğretmekti. Bak benim gibi aciz bir insandan bile 58 lira istemeye gururunu yediremedin sen! Koskoca kâinatın sahibinden bu düşünceyle nasıl rızkını isteyebilirsin ki?
NACİ: Haklısın bu şekilde hiç düşünememiştim.
POLAT: Bu dünya boştur dostum boş! Değil 58 lira, 58 milyon liran bile olsa biten bir ömür için birkaç saniye bile satın almaya gücün yetmez!
Cumartesi;
POLAT: Bugün ve yarın tatil günüm!
NACİ: Nasıl yani anlamadım?
POLAT: Bugün ve yarın dilenmek ve el açmak yok. Para verseler bile kabul etmeyeceğim ve hemen iade edeceğim.
NACİ: Yine başladık! Nedenmiş o Polat Efendi!
POLAT: Cumartesi ve pazar günleri tatil bilmiyor musun yoksa?
NACİ: Doğru hafta içi o kadar çok çalıştın ya! Senin de dinlenmeye hakkın var!
POLAT: Çok çalıştım tabi. Hatta ben bu toplum için örnek bir insanım!
NACİ: Hey Allah’ım aklımı koru benim.
POLAT: Öyle deme. Geçen hafta bir anne erkek çocuğunun elinden sıkı sıkı tutarak beni işaret etti ve çocuğuna okumazsan bu adam gibi berduş olursun dedi. Bende bunları duyduktan sonra anneyle göz göze geldim ve haklısınız dedim. Kadıncağız utancından olsa gerek iki lira para attı şapkamın içerisine. Bak görevimi yerine getirdim ve örnek bir insan oldum tam bir hafta boyunca…
Pazar;
POLAT: Kış yaklaşıyor nasıl bir tedbir alsak Naci Bey?
NACİ: Senden böyle mantıklı cümleler duymayalı çok olmuştu doğrusu!
POLAT: Bırak şimdi beni! Kuytu bir yer bulmalı neresi uygun olur dersin?
NACİ: Bence bu kış cami avlusuna gitmeyelim. Bankamatikler daha güvenli.
POLAT: Haklısın ama sabah erken kalkma derdi var oralarda da. Hırsızlarda cabası…
NACİ: Pazaryeri nasıl olur hem üstü de kapalı! Etrafını bir güzel kartonladık mı gel keyfim gel. Ne dersin?
POLAT: Yok yok o da olmaz zabıtalar yıkıyor parçalıyor kartonları hem pazarcılarla da aramız bozulur. Açlıktan ölürüz sonra.
NACİ: Koca şehirde sığınacak bir dam bulamayacak mıyız be!
POLAT: Buldum, buldum!
NACİ: Neresiymiş söyle bakayım. Bu kadar sevindiğine göre yağlı bir kapı olmalı burası.
POLAT: Her gün şehirdeki başka bir AVM’nin otoparkında kalacağız.
NACİ: Nasıl olacak peki bu dediğin? Güvenlikleri nasıl atlatacağız?
POLAT: Orasını bana bırak! Onlara bir iki şişe şarap verdik mi o iş tamam. Sabah oldu mu sen sağ ben selamet…
NACİ: Sen yok musun sen! Kapitalizmin bile açığını bulan az anasının gözü değilsin sen!