Dünyada var olan her şey sadece insan için değil tüm canlılar içindi. Gökyüzünün maviliği, engin dağların üzerinde yeşeren ağaçların her bir dalı ya da uçsuz bucaksız denizlerin derinliği, hepsi dünyada yaşayan en küçük mikroorganizmalardan tutun aklınıza gelebilecek tüm canlılar içindi. Üstelik bu güzellikler öyle büyüktü ki hepimiz sığabilirdik. Fakat olmadı… Tüm canlılar içinde en bencil, en acımasız olan insan adındaki varlığın gözü hiçbir zaman doymadı. Ve ilk katliam, Kabil’in Habil‘i öldürmesiyle başladı. Düşünün ki Kabil, o günün dünyasına bile sığamamıştı.
Yurt bulma kaygısı nesiller boyu hep var olmuştur. Bunun daha fazlasını en fazlasını isteme dürtüsüyle yurt bulma kaygısı, yerini işgallere ve katliamlara bıraktı. Dünyanın bir ucunda çocuklar barış ve huzurlu topraklarda büyürken, diğer ucunda baskı ve şiddetin zulmüyle büyüyemeden ölüyorlardı. Üstelik bu zulme karşı tepkisiz kalarak insanlık bir kez daha katlediliyordu. Ülkelerin ve insanlığın tepkisizliği hep var olan katliamlara alışıldığı için mi oluyordu? O halde buna zulme alışmak, hatta zulmü normalleştirmek denilebilir. Ya da biraz daha derine inelim. Habil de bulunan sevgi ve iyi niyet Kabil de de var olsaydı o gün Habil katledilebilir miydi? Sevgi buna engel olabilir miydi? Evet, eğer dünyanın temelinde hala sevgi var olsaydı bugün bu acılara şahit olmayacaktık. Bir deneme türü yazımda şu ifadelere yer vermiştim:
“Gelecek nesil, yaşanabilir bir dünyada, hasta etmediğimiz bir nesilden dünyaya gelmeliler ki hem insanlık hem de dünyanın akıbeti doğru yönde ilerleyebilsin.”
Yaşanabilir bir dünya için en temel şart barış ve sevgidir. Sevgisiz bir toplum, hastalıklı bir neslin türemesine neden olur. Bu hastalıkla birlikte zulme kayıtsız kalma, empati kuramama, bencilleşme duyguları tıpkı bir virüs gibi yayılır. Ve dünyanın akıbeti savaş ve gözyaşının gölgesinde ilerler. Savaşlar devam ettikçe kayıtsızlık ve bir o kadar duyarsız bir toplum türemeye devam eder. Unutmayalım ki insanlık evrensel bir hissiyattır. Bunu kaybettiğimiz gün insanlığı da tamamen yitireceğiz.
Sevgiyle kalın…