Düşüncelere dalmış bir şekilde patika yoldan sahile doğru ilerlerken doğanın büyüleyici beyaz örtüsünü gördükçe daha da mutlu oluyordu kadın. Her yer baharın müjdecisi papatya doluydu. Havayı saran mis gibi papatya kokusunu içine çektikten sonra içlerinden bir tanesini kopardı ve başladı papatya falına bakmaya. “Seviyor, sevmiyor. Seviyor, sevmiyor. Seviyor!” diye bağırdı son kalan yaprağı elinde tutarak. Yüzünde kocaman gülümsemesiyle birlikte sahile doğru yürümeye devam etti. Yaklaşık 10 dakika daha yürüdükten sonra sahile ulaştı. Sahildeki kumların üzerinde biraz daha yürüdükten sonra kumlara saplanmış bir şemsiyenin yanında durdu. Çantasından ufak bir örtüyü oturmak için altına serdi. Dizlerini kendine doğru çekip çenesini diz kapaklarına dayayarak denizde oluşan dalgaları izlemeye koyuldu. Deniz o gün biraz rüzgarlıydı. Biraz daha dalgaları seyrettikten sonra çantasından termosunu ve fincanını çıkarıp kendine güzel bir kahve doldurdu. Doğanın mis gibi papatya kokusu deniz kokusuyla birleşmiş kahvesinden yudumlayan kadına ayrı bir haz katıyordu. Kahvesinden yudum daha alırken omuzlarına inen bir ceketle irkildi. Anlık bir korkuyla arkasına baktı ve rahatladı. Genç adam orada öylece dikilmiş tüm sevecenliğiyle ona bakıyordu. Genç kadının gülümsemesine karşılık vermesiyle adam kadının yanına oturdu. Hiçbir söz söylemeden öylece birbirlerine baktılar önce. Sonra da bir fincan kahveyi doldurup adama uzattı kadın. Adamda dizlerini kendine doğru çekip kahvesini yudumladı. Kadın başını adamın güven kokan omuzlarına yasladı ve;
“Zor günleri geride bıraktık mı sence?” diye sordu.
Adam hemen cevap vermedi. Derin bir nefes alıp;
“Evet, öyle görünüyor.”
Sesi pekte kendinden emin bir şekilde çıkmamıştı. Kadın zor günlerin bitmediğinin farkındaydı ama adamın ağzından çıkacak her söze inanmak istiyordu.
“Aslında hayır, tüm o günleri arkamızda bırakamadık henüz.” Kahvesinden bir yudum daha alarak devam etti.
“Daha fazla endişelenmemen için seni kandırmak istemiyorum. Biraz daha sabretmemiz gerekiyor. Tüm bunlar bittiğinde…”
Kadın araya girerek; “Tüm bunlar bittiğinde biz tekrar burada oturuyor olacağız. Yine kahvemizi yudumlayıp birlikte denizi seyredeceğiz. Buna inanmak bana güç veriyor.” dedi. Adam kolunu kadının omzuna sararak kafasını onun kafasına dayadı.
“Evet. Evet öyle olacak. Yine el ele verip zorlukları aşıp buraya geleceğiz. Seninle her zorluğu aşmaya devam etmeye hazırım.”
“Bende.”
Kalan kahveler soğuyup hava da kararana dek orada öylece oturup hayatın onlara neler getireceğini içten içe birbirlerine fark ettirmeden düşünmeye devam etti.