Belediye Başkanlığı binasını ziyaret etmiş, başkan yardımcısı Fahrettin beye misafir olmuştuk. Hoş beş ten sonra, bizlere gül çayı ikram etmişti. Merakla tadına bakınca yüzlerimiz gülmeye başlamıştı.
-Sizlere başımdan geçen bir hikâye anlatabilir miyim deyince olumlu anlamda başımızı sallamıştık. Ben dedi, biliyorsunuz daha önce Güneykent belediye başkanıydım. Sürekli misafirlerim geliyor ve gerçekten beğendiğim güzel işler yapıyorduk. Bir gün yaşlı bir amca ziyaretime geldi, sizlere olduğu gibi çay ikram ettim, çayını içerken,
-Başkanım, biriz ne demektir, bilir misiniz?
-Evet amca, bir ve beraber olmak demektir dedim.
-Doğru başkanım ama eksik bir bilgidir dedi. Evet bizler her zaman birlik olmalıyız, ancak birlik halinde hep beraber arkamızda bir iz bırakmalıyız. Aslında herkes bu dünyada ama hayırlı, ama hayırsız bir iz bırakır. Ancak bizler mümkün olduğunca uzun zaman sürecek hayırlı izler bırakalım.
-Amcacığım çok güzel şeyler söylüyorsunuz, bana ne tavsiye edersiniz?
-Çok güzel şeyler yapıyorsunuz başkanım fakat asıl olan gönüllere girebilmektedir.
Düşündüm gerçekten doğru söylüyordu, bu konuyu uzun süre düşündüm. Sonra biliyorsunuz Yunus Emre’mizin ebedi istinatgâhı da orada olduğundan her tür seviyedeki okullarda Yunus gurupları kurarak geziler düzenledik, kültürel çalışmalar yaptık. Çünkü biliyorsunuz bu günün çocukları yarının gençleridir ve geleceğin kurucusu gençler olacaktır.
Dinlediklerimden dolayı neredeyse nutkum tutulmuştu. Genelde böyle büyük masaların arkasındaki kişiler işten bıkmış, ölgün insanlara tanık olmuştum. Bu defa bir odada bizlere unutamayacağımız bir gül çayı ikram edilmiş ve unutamayacağımız çok güzel bir öğüt dinlemiştik. İzin isteyip, ayrılırken kendi kendime mırıldanıyordum,
-Bir ve birlik olmalıyız, sonra da hep beraber arkamızda hayırlı izler bırakmak için çok çalışmalıyız.