Adımı hayatım boyunca sevmediğim doğru bir söylentidir! Hatta bir dönem adımı değiştirmeyi bile düşünmüşümdür. İsmim Arapça kökenli olup kısaca Rahman’ın kulu anlamında dilimize çevrilebilir. Her ne kadar adımın Türkçe güzel bir anlamı olsa da benim için hiçbir şey ifade etmediğini düşünüyorum. İslam inanışına göre aslında herkes Rahman’ın kulu değil midir? Bende özellikle bu isim sayesinde daha mı çok Rahman’ın kulu oluyorum yani? Bu durum gerçekten bana oldukça saçma geliyor! İşin ilginç tarafı babamın kendi babasıyla yani sevgili merhum dedem ile adaş olmamdır. Babam ile dedem hayatları boyunca çokta iyi anlaştıklarını söyleyemem doğrusu! O zaman bu saçma gelenek neden babam tarafımdan ısrarla devam ettirilmiş olabilir diye düşünmüyor değilim! Komik olan şeyde şimdi bende babamla doğru dürüst anlaşamıyorum. Demek ki babam Ahmet Efendi’nin Rahman’ın kulları ile gün yüzüne çıkmayan daha doğrusu ifade edilmemiş büyük bir sorunu mevcut!
Şaka bir yana… Bu dünyada insanın kendi ismini sevmemesi daha doğrusu adını bir türlü benimsememesi kadar kötü bir durum yoktur diye düşünüyorum. Ha şimdi aranızdan bazı sivri zekâlı arkadaşlar neden adımı bunca zamandır değiştirmediğimi illaki soracaktır. Bu konuya hemen açıklık getireyim. Ben hayatım boyunca kendi kendimin isim babası olacak kadar kibirli birisi olmadım veya olamadım! Bana göre bir insana isim verme görevi sadece onun ebeveynlerine has bir eylem veya görev olduğunu düşünmekteyim.
Hem insanın kendi kendine ad vermesi sizce de biraz rahatsız edici olmaz mıydı? Şimdi kendime ne tür bir isim verebilirdim ki? Kendimi artık Rahman’ın kulu olarak görmediğimden mi bu kadar sancı duyuyorum zannediyorsunuz? Asla! Aksine şu anda yaratana kendimi daha yakın hissediyor ve arada anlaşamasak da onu gerçekten çok sevdiğimi biliyorum. Ancak her şeye rağmen bana sorulmadan verilen bu ismi hala tam olarak benimseyebilmiş de değilim! Belki de ruhum kendisine yapılan hiçbir dayatmayı kabul etmediğinden bu şekilde hissediyorumdur! Sonuçta benim adım insanın omuzlarına ağır bir misyon yükleyen bir yapıdadır. “Sen küçük bir bebekken bile Rahman’ın kulu olmak ve onun kurallarına göre yaşamak zorundasın! Sıkıysa sana verilen bu ismi sevme! Aksi takdirde dinden filan çıkarsın alimallah!”
Çocukken ailem ve yakın akrabam olacak insan kalabalıkları bana hiçbir zaman tam ismimle hitap etmek istemediklerini çok net hatırlıyorum. Bana göre oldukça acı olan bu saçma duruma rahmetli annemin de alet olduğunu yer yer söyleyebilirim. İsmimin epeyi uzun olmasından olsa gerek beni tanıyan herkes kendince benim ismimi hep kısaltma ihtiyacı duymuştur. İşin en kötü tarafı bu kısaltmaların hiçbir zaman tam bir ağız birliği sağlayamamış olmasıdır. Örneğin; aboş, abuş, abbuş, apo, apili ve hatta aptuş şeklindeki tüm bu saçma hitaplara devamlı surette maruz bırakıldım diyebilirim. Şimdi size ciddi ciddi soruyorum! Siz olsanız böyle kısaltılan bir ismi gerçekten sevip benimseyebilir miydiniz? Çocukluğumda ismimi sadece çok değer verdiğim öğretmenlerim doğru dürüst telaffuz etmişlerdi. Onlarda devamlı olarak ismimin (bana göre hiç olmayan) hikmetlerinden hep dem vurup duruyorlardı. “Ama senin isminin anlamı çok güzel Abdurrahman! Lakin biraz uzun ve telaffuzu zor!” İşte tüm o ama’lar, fakat’lar ve lakin’ler benim hayatımı hep mahvettiler. İsmim asla güzel filan değildi. Bu sadece basit bir avuntu ve teselliden başka bir şey değildi! Yukarıda da açıkça ifade ettiğim gibi ismimin bana göre mantıklı hiçbir anlamı da yoktu. Kısacası ben adı bile doğru düzgün düşünülüp konulmamış basit bir mahlûktan ibaretim. En sinir olduğum konu ise güya daha kolay telaffuz edildiğini iddia eden bazı kişiliklerin bana Abdullah şeklinde hitap etmeleri olmuştur. Fıkra gibi bir olay değil mi? Siz şuan tebessüm edip kahkaha atsanız bile ben bunları hayatım boyunca devamlı olarak yaşadım biliyor musunuz?
Bende ismimi yetişkin olduktan sonra eğer mümkün olsaydı “A.” şeklinde değiştirmek isterdim. Ha bu arada canımdan çok sevdiğim eşime çiçek gönderirken dahi “A. Yücesoy” şeklinde adımı not kâğıdına yazdırıyorum. Çünkü “A Nokta” daha güzeldi, sır doluydu ve en azından Abdurrahman’dan daha ciddi ve esaslı duruyordu. Bundan sonra bana sadece “A Nokta” şeklinde hitap edilsin istiyorum nasıl olur?
“Duyduk duymadık demeyin! Peynir ekmek yemeyin! Bundan sonra Ahmet’ten olma Sema’dan doğma Abdurrahman Yücesoy’a; “A Nokta” şeklinde hitap edilecektir. Karşı gelenlerinse derhal boyunları vurulacaktır! Hüküm Allah’ın ferman yüce padişahımızındır!”
Alın size bu radikal kararımdan sonra yaşayabileceğim örnek bir diyalog;
-Merhaba efendim! Ben A Nokta Yücesoy! Bankanızda hesap açtırmak istiyorum.
-İsminizi tam olarak anlayamadım efendim! Lütfen tekrarlar mısınız?
-A Nokta! İsimim A Nokta Yücesoy, efendim! Nesini anlamadınız ki?
-Deli mi ne? A Nokta diye isim mi olur?
-Sensin deli! Önce ağzını toplamayı öğren bakayım!