“N’aber bilader?” “Kahveniz hangi boy olsun efendim?” “Eyvallah!” “Hacı bi hamburger atsak mı ya?” “Benim için fark etmez reis.” “Arkadaşlar lütfen videoma layk atmayı unutmayın!” “O değil de foto efso olmuş kanka!”
Günümüzde yukarıda okuduğunuz cümlelerin geçtiği bir çok diyalog ile karşı karşıya kalıyor ve hatta bazılarımız tarafında farkında olarak veya olmayarak bu tür cümleleri sık sık kullandığını gözlemliyoruz değil mi? Saygıdeğer okur siz de yakın çevrenizde bu tarz diyaloglara sık sık maruz kalıyor veya hatta siz de kullanıyorsanız dikkat! Çünkü yakın çevrenizde robotizmal enfeksiyon hastalığı salgını enfekte olmuş ve hatta kötü emeline çoktan ulaşmış bile olabilir. Şimdi paniğe kapılmadan sakin olun ve bulunduğunuz ortamdan yavaşça ve çaktırmadan uzaklaşın.
Şimdi Nereden çıktı Bu Robotizmal Enfeksiyon Hastalığı?
Şimdi telaşla boşu boşuna ansiklopedilerden, internetten veya Türk Dil Kurumu (TDK) sözlüğünden bu elim hastalığı araştırmaya kalkmayın. Çünkü doğru bir sonuca asla ulaşamayacaksınız. Bu hastalık tanımı yoğun çalışmalarım neticesinde tamamen şahsım tarafından keşfedilmiş veya uydurulmuştur. Ayrıca bu çalışmalarım hiçbir bilimsel veriye dayanmamakla beraber sadece uzun süren gözlemlerim ve tahlillerim sonucu ortaya konulmuştur.
Robotizmal Enfeksiyon; insanların robotlar gibi aynı eylemleri aynı cümleleri ve hatta aynı düşünüş tarzını bilerek veya bilmeyerek, benimsemesi ve toplu olarak hayatlarının önemli bir parçası haline getirmesi duygu durum bozukluğudur. Enfeksiyonel bir hastalık olduğu için bulaşıcı olma özelliği oldukça önem arz etmektedir. Hastalığımızın tanımını nihayet yaptığımıza göre sırasıyla enfeksiyonun toplum içerisindeki durumu, zararlı ve yan etkileri ile tedavi yöntemlerine değinebiliriz.
Hastalığın teşhisi ve toplum içerisindeki durumu; bilindiği üzere birçok hastalığın tedavisinde erken tanı oldukça önemlidir. Genellikle hastanın hasta olduğunu hissettiği/kabul ettiği andan itibaren tedavi sürecinin doğrudan doğruya başladığı kabul edilir. İşte tam bu noktada elim hastalığımız “Robotizmal Enfeksiyonun” can alıcı hassas noktasına temas ediyoruz. Robotizmal Enfeksiyon hastası gerçek manada bilinç ve farkındalık sahibi olmadığından asla hastalığından haberdar olmayacak ve bu durumdan rahatsızlık duymayacaktır. Bu sebeple kendisini asla hasta kişi olarak göremeyecek ve kabul etmeyecektir. Sonuç olarak hastalığımıza bir türlü doğru tanı konulamayarak tedavi sürecine akut bir şekilde başlanılamayacaktır. Ne yazık ki toplumumuzda robotizmal enfeksiyon hastalığı genç yaşlı demeden aynı covid-19 ‘da görüldüğü gibi hızlıca yayılmayı başarmıştır. İşin en tehlikeli ve ürkütücü tarafı ise bu hastalık türüne covid-19’un aksine toplumumuzda yeterli farkındalık oluşamamış olması ve hak ettiği önemin verilmemesidir.
Hastalığın zararlı etkileri; enfeksiyonun hüküm sürdüğü toplumlarda özgün kişiliklerin hırpalanması ve hatta yok olmaya zorlanması, herkesin aynı şekilde ve piyasanın istediği gibi düşünüp yönlendirilerek hareket etmeye zorlanması, bireyin tüm bu süreç içerisinde kendisini ve tüm iradesini zorlasa dahi kendisini net bir şekilde ifade edememesi, kişide aşırı derecede özgüven eksikliği ve kendini yetersiz hissetmesi, kendine zarar verme isteği ve sonuç olarak çözümü intihar gibi eylemlere başvurması durumları sayılabilir.
Hastalığın evreleri; Robotizmal enfeksiyon hastaları asla kendilerine özgü bir davranış metodu sergileyemezler. Daha doğrusu toplum tarafından dışlanacakları kaygısı ile bir türlü hareket edemez ve toplum içerisinde eylemlerini gerçek manada planlayıp sergileyemezler. Hastalarımız mutluluk, başarılı hissetme, yaptığı işten haz alma gibi özgüveni artırıcı duygulardan çoğunlukla mahrum kalırlar. Robotizma enfeksiyonuna maruz kalmış hastalar başkalarından gördükleri eylemleri sorgulamadan yapmakta ve gündemde akım adı verilen eylemlere bağlı halde yaşmaktadırlar. Hastalarımız akım dediğimiz bu bağımlılıkları sayesinde kendilerini toplum içerisinde kısa süreli de olsa güvende hissettikleri görülmektedir. Hasta kişi genelde kendisi gibi olmayı hatta kendisi gibi hissetmeyi büyük bir ayıp, büyük bir suç hatta adilik gibi görmektedir. Aslında kendisi gibi olmayı çoktan unutmuş olan hasta, yine kendisinin kurduğu sanal dünyanın bilerek veya bilmeyerek esiri haline gelmektedir. Bu esaret işin içinden çıkılmayacak durumlara geldiğinde yani robotik eylemleri yerine getiremediği durumlarda kendisini daha da işe yaramaz ve toplumdan daha da dışlanmış hissetmektedir. Bu duygu durumunun sürekli olarak devam etmesi hastanın enfeksiyonun son evrelerine doğru daha da şiddetlenmesine sebep olmaktadır. Nihayetinde hasta artık hayatını daha da anlamsız bularak asla eskisi gibi mutlu olamayacağını düşünmektedir. İlerleyen son evrede kendine zarar verme ve intihar eylemlerinin kaçınılmaz olduğu görülmektedir. Sağlıklı bireylere oldukça saçma gelecek sebeplerle kendisine zarar vermeye çalışan veya canına kasteden birçok vaka toplumumuzda maalesef oldukça fazla görülmektedir. Risk grubu genellikle 13-18 yaş aralığındaki ergenlik sürecindeki gençlerdir.
Bir vaka ile örnek vermek gerekirse; ailesinden kendisi için satın alınmasını istediği spor ayakkabıların çeşitli sebeplerle alınmaması üzerine bir avuç dolusu hap yutarak intihara kalkışan daha henüz 16 yaşındaki genç bir kız çocuğumuzu ele alabiliriz. İleri derecede Robotizma hastası olan bu genç arkadaşımız ile yapılan mülakatta; istediği spor ayakkabısının ebeveynleri tarafından içinde bulundukları ekonomik sebeplerle satın alınmayacağının kendisine beyan edilmesi üzerine hastanın yine kendisi gibi Robotizma hastası (ancak kati teşhis konulamamış) olduğu değerlendirilen arkadaşları tarafından dışlanacağını ve hatta alay konusu olacağını düşündüğünü ailesine dile getirdiğini ancak aile üyelerinin bu durumu bildikleri halde göz ardı ettiklerini beyan etmiştir. Takip eden süreçte hastamız artık kimse tarafından anlaşılmadığı, sevilmediği ve hatta hayatın çekinmez olduğu gibi düşüncelerle intihar eylemine yöneldiğini itiraf etmesi ile ilk durum tespiti yapılmıştır.
Yukarıda bahsettiğim menfi örnekten de anlaşılacağı gibi bu hastalığın yan etkilerine;kendini önemsiz hissetme, kimse tarafından anlaşılamama, yalnız kalma ve aidiyet hissettiği toplum tarafından dışlanma kaygısı gibi duygu/durum bozukluklarını örnek gösterebiliriz.