Kafayı fena halde kasislere takmış durumdayım. Neden yaşadığım kentte bu denli çok kasis var. Bunun tek nedeni olabilir, o da sürücülerin hız yapmalarını engellemek. Evet, normal olarak herkes kurallara uymalıdır ve bunun için bazı önlemlerin alınıyor olması gerekebilir. Tabi bu durumda yetkili kurumlar hemen çare bulur ve olur olmaz her yere kasisleri konduruverirler. Buraya kadar bir sorun yokmuş gibi düşünülebilir. Ve, “ne var ki bunda?” dediğinizi duyar gibiyim.
Evet var. Bu kasis meselesi büyük bir sorundur bana göre. Çünkü insan zihni algılarla şekillenir. Yani, eğer bir yerlere engel koymaya kalkarsanız ve bu durum normalleşmeye başlarsa, her engel hayatın zaten bir parçasıymış haline gelir. Burada kasislerin yerini ve sayısını belirleyen kurumlar, insanların zihinlerine de engel koyabilir ve maalesef koyar da. Bana göre asıl durum şu; Devlet kurallara uymayan sürücülerin, hız sınırlarına riayet etmeleri için her yere kasisler koyar. Aslında bu kasisler kurallara uyanları, uymayanlarla aynı seviyede buluşturmak için yapılır. Yani, toplum(!)u oluşturan bireyleri, gerekli eğitim ve öğretimden geçirip, kurallara uyan, saygılı ve toplum bilinci üst seviyede insanlar haline getirmektense, hepsini bir sınırın içine koyup, engellere tabi tutmak yolunu seçerler. Çünkü, eğitim nesiller işidir. Öyle insanları fiyakalı binaların içine sokup, sözüm ona çağdaş eğitim vermekle olmaz, olmayacağını hala görüyoruz.
Bu konuyu birçok şekilde ele alabiliriz. Mesela eğitim, kasis koymayı eğitime uyarlayalım. Her gün görüyoruz, duyuyoruz. “Bilmem ne endeksinde şu sıradayız, öğrenciler okuduklarını anlamıyorlar, problem çözmede şu ülkenin arkasına düştük” falan filan… sahi eğitimde kasis yok mu? Olmaz mı? Eğitime kasis koymadan inanın bana, başka hiçbir yere kasis koyamazsınız. Mesela, öğrencilerimizi seviye atlatamadığımız için, hepsini sınıf kalma olmayan sınıflarda buluşturuyoruz. Üniversitelerde kaliteyi yükseltmek yerine taban puanı düşürüp her öğrenciyi rastgele bölümlere yerleştiriyoruz. Sonunda gençler hangi dalda işsiz kalacağını seçmek için yıllarca didinip dururlar.
Peki başka. Ekonomi desek. Mesela yılın belirli zamanlarında en çok konuşulan konu, asgari ücret. Buradaki dikkat çekici nokta ise asgari. Yani en az. En az ücreti alıp genele yaymak, tam bir kasis mantığıdır. Toplum bilinci yüksek birey yetiştirmek hem zahmetli hem de risklidir. Püf noktası da burasıdır; Riskli. “Neymiş riski?” Diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Şudur; bilinçlenen ve toplum olma şuuruna eren bireyler, kendini sınırlandıran her türlü engele karşı çıkarlar. Öyle ya, “ben zaten hız sınırlarına riayet ediyorum, ne gerek var ki kasislere?” Diye sorarlar. Dedim ya, zihin algılarla şekillenir diye. “Bu kasislere ne gerek var?” Diye soranlar, diğer engeller için ne derler, varın düşünün. Maazallah, eğitimin ideolojilerle şekillenmesini, iş hayatının verimsizliği ve zalimliğini, sağlığın tamamen ticarileşmesi veya adaletin hantallığını sorgulayan insanlar, sonunda, “ya bu devlet ne işe yarar?” diye soruverirlerse. Aman “İyi sıhhatte olsunlar” duymasın ha. Bunun karşılığında, “İyisi mi kasis yapalım kasis!” der yetkililer ama o zamanda kimse yemez artık. Toplum(!)daki her bireyi bir yerde eşitlemek gerekir ve devletin asli görevi budur. İnsanları iyide, güzellikte eşitlenmesi gerekirken basit yolu seçip, her yere kasis yapılır. Neyse, siz yine kasislere dikkat edin. Ama her engele boyun eğmeyin.