“EĞİTİM(SİZ)SİNİZ!”

  • 24/10/2023
  • 241 Görüntülenme
“EĞİTİM(SİZ)SİNİZ!”
Betik BeyBetik Bey

Eğitimin gerekliliğini tartışmasız herkes onaylar. Neden? Çünkü eğitimsizlik çağ dışı kalmaya, ülkenin geri gitmesine, bilinçsiz bir milletin oluşmasına, düşünmeyen, sorgulamayan, sesi çıkmayan, çekingen, köle ruhlu bir topluma neden olur. Sonra bilen biri gelir ya da sizden daha çok düşünebilen ve sizi peşine takarak istediği yere götürür. Gelişmiş ülkelerin eğitim düzenlerine baktığımızda uzun süre önce bu düzeni oturttukları, anne baba ile çocuk arasında ufak tefek güncel bilgiler dışında okulda öğrendiklerinin hep birbirine yakın olduğunu görürsünüz. Gerek geçmiş bilimi gerekse yazın türleri olsun her konuda, her alanda kendini güncelleyen bir düzende eğitim veriliyor. Ancak ülkemizde bu durum ne yazık ki içler acısı. Bu yüzden de iç açımız gitgide daralmakta. Her okul dönemi yaklaşırken yine bir eğitim düzenlemesi, yine bir daha iyisini (!) yapacağız çabası aldı başını gidiyor. Ama 2000’lerde başlayan bu hızlı eğitim anlayışı değişimleri nedense hep daha kötüye gitti. Bir diğer nedeni işin bilirkişisi, yetkini olmayan kişilerin bu işin başında olmasından kaynaklanıyor. Daha kendi eğitimlerini tamamlayamamış, bakış açısı dar, küresel çapta değerlendirme yapamayan bazı kişilerin bilgisizce ama iyi niyetli (!) yaptıkları düzenlemelerin gençleri getirdiği son nokta: okumaya çalışmış, zar zor mezun olduktan sonra da iş bulamamış, dolayısıyla kendisinin ve ailesinin tüm emek ve yılları boşa gitmiş bir kuşak. Sonra da bir şekilde ilgisiz bir işe girmiş gençlerin kısa süre sonra işten ayrılmalarından, işe bağlılıklarının olmamasından, sorumluluk almamalarından gibi durumlardan dert yanan işverenler. Şimdiden söyleyeyim, yakında deneyimli çalışan bulamayacaksınız ve bir çıkmaza düşeceksiniz. Ne yazık ki bu, eğitimin oturmamışlığından kaynaklanıyor. Bir de işverenlerin az para çok iş yaklaşımıyla at yarışı oynamalarından kaynaklanan bir sıkıntı var ki ona da ayrı bir yazımda değineceğim.

Peki, nedir bu işin doğrusu? Öncelikle şunu belirteyim ki 2000’ler kuşağı ne yazık ki kendi başına terk edilmiş durumda. İçlerinden kendilerini kurtaracaklara esenlikler diliyorum şimdiden. Bundan sonra gelecek kuşaklar için düzgün bir eğitim düzeninin olması için işinde yetkin kişileri bir araya toplayıp, yeryüzündeki diğer ülkenin eğitim düzenlerini de inceleyerek kendi ekinine (kültürüne) uygun biçimde, ezberciliğe değil, düşünüp sorgulayarak öğrenmeye dayalı, uygulamalı, ödev vererek değil, öğrenciyi araştırmaya yönlendirerek uygulanacak güzel bir eğitim düzeni kurmak. Bir diğer yandan ise devlet okullarının iyileştirilmesi gerekiyor. Herkes çocuğunu özel okulda okutmak zorunda olmadığı gibi, okutma gücünde de olmayabilir. Devlet okullarının koşullarının iyileştirilmesi sonucu yine de özel okul yeğleyen velilere bir diyeceğimiz yok. Ancak herkes devlet okulundan kaçar olmuş. Yazık, çok yazık! Hem öğrencilere hem öğretmenlere hem de bu güzelim Türkiye’me. Güzel bir geleceğin açarı (anahtar) güzel bir eğitimden geçmektedir. Ailedeki eğitim toplumu düzenlerken okuldaki eğitimse acun (dünya) düzenini etkiler, etkilemeli ama olumlu yönde. Eğitim alırken daha çok bilgisizleşiyoruz. Ne çelişki ama!

Bunca eğitim düzeni değişikliği karşısında kendimi bir yoklayayım dedim. Şöyle bir okul betiğini açtım ve ne göreyim? Sanki hiç okula gitmemiş gibi bilmediğim bilgiler, karman çorman anlatımlar, ezbere dayalı öğretimler bg. birçoğu daha. Hepimiz yeni baştan okula yazılsak yeridir. Çünkü şu koşullarda çocukların ödevine bile yardım edemeyiz desem abartmam sanırım. Bize öğretilenler ile onlara öğretilenler çok ayrı ve bu çok üzücü. Öndeki ve arkadaki kuşağın, ortadaki kuşakla bir bağının olmaması ne kötü. Umarım ki daha iyiye gideceğiz derken daha kötü bir eğitim düzeniyle karşılaşmayız. Yetkililere buradan sesleniyorum. Lütfen işi, işi bilene devredin. Bu noktada öğretmenlere de çok iş düşüyor. Eğer isteyerek yapmayacaksanız kutsal öğretmenlik görevini bırakın. Bilimyurtlarında (üniversite) öğretmenlik bölümünü seçmeyin.
Bakın Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ne diyor:

“Öğretmenler! Cumhuriyet, fikren, ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek kişilikli koruyucular ister. Yeni kuşağı bu nitelik ve yetenekte yetiştirmek sizin elinizdedir.” Bu nedenle böyle özverili bir işi, yalnızca gönülden öğretmenlik yapanlar başarabilir.

Cumhuriyetimizin 100. yılını yaşadığımız şu günlerde, her alanda geleceğe daha sağlam adımlarla ilerlemek için hep birlikte olalım.
Esen kalın.

İletişime Geç
Yardıma mı ihtiyacınız var?
Merhaba! Esinti Yayınları 👋
Size nasıl yardımcı olabiliriz?