“BATININ ÖNCÜ GÜCÜ – MİSYONERLER”

  • 09/12/2023
  • 193 Görüntülenme
“BATININ ÖNCÜ GÜCÜ –  MİSYONERLER”
Adnan TasarAdnan Tasar

Todoskla Sen Pol yürüyüşüne katıldığımızda toplu rotayı merak etmiştim. Dostum Sabahattin Yılmaz kitabı verdiğinde muhterem Pol ve misyonerlikle ilgili birçok bilgi buldum. Çok konuşulan misyonerleri anlamak için onların kendilerine örnek aldıkları Saint Poul (Aziz Pavlus) (M S. 10-67 ) iyi tanımak gerekmektedir. İranlı olan bu kişi sağlığında Hz. İsa’yı tanımamış, peygamberliği sırasında inanmamış, İsa’dan sonrada ilk Hıristiyanları cezalandırmak için koşturanların başında yer almıştır. (33-34) yılları arasında yaptığı bir Şam yolculuğu sırasında Hz İsa’yı rüyasında gördüğünü iddia ederek kendi kendini Yahudi olmayan uluslar havarisi ilan eder. Hz. İsa’nın tebliğ ettiği esaslardan farklı olarak teslis(üç tanrı) inancını, anti günah – kurtarıcı Mesih, kutsal yaşamın terk edilmesi, ekmek şarap, günah çıkarma, vaftiz yapma gibi ilkeler getirir. Anadolu -Yunanistan ve Makedonya (46-58) seyahatlerinin sonunda Romanın önemli şehirlerinde küçük cemaatler oluşturmayı başarır. Buna örnek olarak Yalvaç’ı verebiliriz. Kendi aralarında Romalı komutanlardan ya da valilerden biri dinimize girerse iyi olur diye kararlaştırıp Kıbrıs’taki bir valiye ulaşırlar.
Vali eğer Yalvaç’a giderseniz ailemin yardımı olur deyince tenha yollardan Yalvaç’a gider. Oradaki Yahudi toplumla ilişkiye girer, hatta bir cumartesi günü yeni bir din olduğundan bahsetmeden havrada Hristiyanlığın esaslarını anlatır. Ancak ikinci konuşmasında Yahudi toplumu ayrı bir dini anlattığını anlayıp konuşturmazlar. Burada kaldığı süre içinde dokumacılık işinde çalıştığını biliyoruz. Saint Paul zaten iyi olan insanlarla dost olup, nabza göre şerbet vermeyi, karşısındaki ancak belli bir kıvama gelince Hristiyanlıktan bahsettiği anlaşılmaktadır. Zaten kendisi ‘’benden beklenen ne ise, insanlara onu verdim’’ demektedir. Paul 67 yılında Romalılar tarafından yakalanıp öldürülünce, yerine gelenlere bu anlayışını miras bırakmıştır. Yani amaçlarına ulaşmak için ikiyüzlü davranma, kendini gizleme, takiye yapma, insanları etkilemek için yerel inanç ve inanışlara uygun davranma yolları hala etkin olarak kullanılmaktadır. Müslümanlarla konuşurken Allah, resul, nebi, vahiy, ayet, mescit kelimeleri bolca kullanılmakta, Kilise yerine ev ortamı tercih edilmekte, papaz yerine öğretmen, hoca gibi kelimelerin kullanılmasına özen gösterilmektedir.1939 Erzincan-1970 Gediz -1999 Marmara depremlerinde zarar gören vatandaşlarımıza yardıma gelen misyonerlerin getirdikleri yardım malzemeleri içinde İncil hediye ettikleri, içine dolar koyarak iletişimi devam ettirdikleri yapılan ihbarlarla anlaşılmıştır. Bunların yanında dünyanın her yerinde uzun süren savaşlar, deprem, sel felaketi sonrasında veya açlık çeken ülkelere giderek faaliyetlerini sürdürdükleri belirtilmektedir. Cezayir, Endülüs ve Haçlı savaşlarında misyonerlerin etkileri büyüktür. Amerika’nın imar edilmesi sırasında kölelik sistemi için kilisenin ve misyonerlerin verdikleri onay ve destek olmasaydı yürüyemezdi. Bir başka dikkat çeken husus Osmanlı döneminde kurulan misyoner okullarının bulunduğu yerlerde sürekli isyanların çıkmasıdır. Devleti boş yere meşgul eden, enerjisini tüketen, isyanlardan sonra, sanki kendisi yapmamış gibi zarar gören halkı kucaklayarak bir taşla birkaç kuş vurmayı tercih etmişlerdir. Yeni yüzyılımızın yeni yüzü dinler arası diyalog kampanyalarıdır. Misyonerlerin sömürgecilikle ilgili ilişkileri de incelemeye değer konulardandır. Afrikalı bir kabile reisinin sözüyle konuyu noktalayayım: Misyonerler geldiklerinde bizim topraklarımız, onların ellerinde ise kitapları vardı. Dua etmemizi istediklerinde, gözlerimizi kapatarak dua ettik. Gözlerimizi açtığımızda bizim elimizde kitap, onların elindeyse topraklarımız vardı.
Dinini anlatmak ve yayılmasını istemek her dindar insanın düşüncesidir ancak misyonerler başka inanışta olanların boşluklarını arama bundan faydalanarak Hristiyanların sayısını çoğaltma gayreti tarih boyunca hep dikkat çeken hareket tarzı olmuştur. Bu şekilde amacına ulaşmak için her türlü yolu mubah görerek temiz nebi Hz İsa’ya da leke sürmeye çalışmaktadırlar. Bir tür beşinci kol faaliyeti şeklinde yürütülen bu tip misyonerlik çalışmalarına karşı dikkatli olmak hem bir vatandaşlık görevi hem de dini bir görev olacaktır diye düşünüyorum.

Geniş Bilgi İçin; Batının Öncü Gücü-Misyonerler
Edinme Adresi: Öncü Kitap
İbrahim ERKEK
Kazım Karabekir cd.85/2
İskitler-Altındağ/ANKARA

İletişime Geç
Yardıma mı ihtiyacınız var?
Merhaba! Esinti Yayınları 👋
Size nasıl yardımcı olabiliriz?